30 Mart 2009 Pazartesi

BU NEDİR ?


Bu gördüğünüz güzeller güzeli Beroşumun ilk resim çalışması. Sol üstte duran çiçek hariç bütün çizgiler ona ait. O çirkin çiçekse bendenize. Resmin geri kalanı ne kadar da güzel öyle değil mi ?

Bugün kızımla resim yaptık ; parmak boyası... Önce ne bu? şeklinde bir bakış attı, sonra hoşuna gitti, sonra şaşırdı, sonra da her tarafı batırdı.


27 Mart 2009 Cuma

KÜÇÜK UMUT

Doğduğundan beri herkes babasına benzetti Beren Duru'yu. Benden daha çok babaya benzediği bir gerçek, eşimde kendisine benzettiği için bir süredir Küçük Umut diyordu, biz de ardından gülüyorduk. Artık espiri yeteneği geliştiği için küçük hanımefendinin; ne zaman Küçük Umut dense hemen dönüp kıkırdıyor. Hatta bazen ismiyle hitap ettiğimizde bakmazken, Küçük Umut dediğimiz anda işini gücünü bırakıp dönüyor, kıkırdıyor. Her gün daha sevimli, her gün daha bir şeker bu bızdık....

22 Mart 2009 Pazar

11.AY KONTROLÜ

Doktor kontrollerinden çok uzun bir süredir bahsetmemiştim. Çünkü ne stressler ne sıkıntılar ne üzüntüler yaşadım(k). Ama çok şükür hepsi geride kaldı, hatta kızımın çok sağlıklı olduğuna dair her branştan raporları var. Olumsuz hiç bir ihtimal yok yani. Tabi küçük doğup, en hızlı büyüyeceğimiz dönemi vasat atlatınca bir türlü akranları yakalamak mümkün olmuyor. 11. ay itibari ile Beroşum; 70 cm boy, 7.080 gr kilo ve 43 cm kafa çapı'na sahip. Boy da %25'lik dilimi yakaladık diyebiliriz, ama kilo halen %3'lük dilimin biraz üzerinde.

Raif Bey'e göre 2 ay önceye göre fiziksel gelişim açısından daha iyi biryerdeymişiz; Fekat, yapabildiği şeyleri göz önünde bulundurunca Beren'e hayret ediyor. Muayenehaneye yürüyerek girdiğinde şok oldu zaten... Yapabildiği hareketler 18,19 aylık çocukların yapabileceği hareketlermiş, yani ilk defa doktordan Beren'nin ileride bir şeyleri olduğunu duyduk. Bu güne kadar hep fiziksel gelişim geriliği ile uğraşırken, bize büyük moral oldu 6 ay önden gittiğini duymak. Çok Şükür... İşallah yakın bir zamanda fiziksel açıdan da yaşıtlarımızın ortalamasını yakalarız.

ÇOK HAVALIYIM

Evet henüz çok küçüğüm ama;

ÇOOOKKKK Havalıyım!!

21 Mart 2009 Cumartesi

BEÖ-VÜCUDUMUZ

Büyüyorum eğleniyorum öğreniyorum aktivitelerimizden bu haftanın konusu vücudumuz... Öncelikle banyomuzu yaparken sabunladığımız her yerin adını söyleyerek yıkandık. Banyo bizim için süper bişi. Beren Duru çok zevk alarak banyo yapıyor, gülücükler saçıyor. Ayakta durmaya başladığından beri de aktif olarak katılıyor. süngerini eline alıyor, oyuncak ördekleriyle oynuyor, hatta bir keresinde oyuncak bebeğiyle birlikte banyoya girmişti. Biz Beren'i yıkarken Beren de bebeğini yıkamıştı.

Banyodan sonra oyuncak bebeğimizi elimize aldık ve uzuvların isimlerini söyledik, sonra da Beren'in benim söylediklerimi göstermesini istedim. İşte bir kaç örnek;

- Berocum, bebeğimizin göbeği nerde?...
- ıhh , ıhh!


- Berocum, bebeğimizin gözü nerde?...
- ıhh , ıhh!

- Berocum, bebeğimizin ayağı nerde?...
- (daha fazla dayanamayacağım) HAMMMM!

AYAK-KABI


Yürüyoruz, hem de koşarcasına. Sabah uyanıp,akşam yatana kadar sadece uyku ve yemek aralarında durularak...

Yürümeye başladıktan sonra Bero'ya ayakkabı almaya karar verdik. Tek seçeneğimiz vardı ; Kifidis. Öncesinde fabrika satış mağazasını duymuştum, hatta bir arkadaşım ikizlerinin ayakkabılarını oradan almıştı. Bizde miniğimle birlikte Bomonti'deki mağazanın yolunu tuttuk. Çok zevkli bir yolculuk ve alışverişti. Beren Duru artık hareketli olmanın dibine vurduğu için mağazanın içini bilmem kaç kere turladı. Ayağına olabilecek birkaç ayakkabı denedik, ama tezgahtar arkadaşın Beren'in ayağının taraklı olmasından dolayı tavsiye ettiği ayakkabıyı almak durumunda kaldık. Mühim olan rahatlık tabi ki. İşte Beroş'umun ilk ayakkabıları;


Tam yürümeden önce de ayakları rahat etsin diye evde kullanmk için bobux almıştık. Ama bunlar ince deri olduğu için giydikçe genişlediler. Ben de geçici bir çözüm buldum, içine havlu terlikleri keserek tabanlık oluşturdum. Ama yine de çok rahat kullanamadı. Evde altı tamamen kaydırmazla kaplanmış olan çorap giyiyor, en rahatı bu oldu. Bobuxlarımızı da biraz daha büyüyünce giyeceğiz artık...

4 Mart 2009 Çarşamba

BÜYÜYORUM EĞLENİYORUM ÖĞRENİYORUM-1

Büyüyorum eğleniyorum öğreniyorum aktivitelerinden şekillerle ilgili özel bir şey yapmadık ama her zamanki aktivitelerimizden uyguladık.
Beren Duru kitap okumayı çok seven bir bebek, en sevdiği kitaplarından biri de ''Pıtırcık - Şekilleri öğreniyor''. Bu kitap daire, dikdörtgen, üçgen ve oval şekillerini günlük hayattan benzetmelerle öğretiyor. Daire-yeşil bir ceviz , dikdörtgen - pembe bir pencere, üçgen - siyah çatı, oval - turuncu bir kutu. Yandaki şekillere basıldığında ise şekillerle alakalı şarkılar çalıyor. Kitabımızı yine büyük bir dikkatle okuduk, pıtırcığın pembe yanaklarını eğilip öptük, öğretmenin kolyesini bulduk(beyaz bir daire).



Sonrasında hacimli şekillerimizi ilgili yerlerden kutunun içerisine attık. Henüz tek başına yapamasa da biraz yönlendirmeyle şekiller içeri düştükçe çok mutlu oluyor. Hepsi bitince kapağını açıp kutuyu ters olarak sallayıp şekilleri aşağı döküyor. Sonra da arkasına bakmadan başka bir şeye yöneliyor. Tek başına yapamadığı için şu anda bu oyuncaktan çok zevk almıyor.



Son olarak da İlk sözcüklerim kitabımızdan şekilleri inceledik, şekillerin isimlerini söylerken pür dikkat dinliyor. Herhalde kayıtta...


Ama kitapta en sevdiğimiz sayfa farklı olunca en fazla 1 dakika dikkat toplayabiliyoruz.
Biraz daha büyüyünce şekilleri kendimiz söyleyebileceğiz ve dikkat süremiz uzayacak o zaman daha zevkli olacak. Çünkü; Beren Duru kendi başına yapabildiği aktivitelerde çok zevk alıp mutlu oluyor.

SÜREKLİLİK KUTUSU

Montessori eğitimi sistemini öğrendikten sonra kızıma herhangi bir şekilde kullanılan metaryellerden yapabilirmiyim diye düşünmüştüm. Üye olduğum gruptan Özgür'ün bloğunda kızına yapmış olduğu süreklilik kutusunu gördüm ve ben de yapabilirim dedim. Yapım aşamalarını görüntülemedim çünkü kızım bana evde pek rahat vermediği için metaryelin yapımını dedemiz üstlendi. Sonuç ;



Mükemmel... Beren Duru nasıl kullanılacağını bir kez gösterdikten sonra hemen kavradı ve ilk günlerde çok zevkli vakit geçirdi.
Topu eline alıp son hızla deliğe yöneliyor ve top içeri düşüyor, henüz tutacak kısmını kullanamıyor o yüzden üstten elini sokarak kapağı açıyor. Topu eline alıyor, yine son hızla deliğe yöneliyor ve top içeri düşüyor. Kapağı aç ? Uppss... O da ne kapak zaten açık , top içeride değil , nereye gitti şimdi bu? Salla salla salla, bir yerden ses geliyor. Delikten elimiz girer mi acaba, yoksa kapağı tamamen çıkarmalı mı?



İlk zamanlarda biz kapağını hızla kapatamazsak, top direk arada kalıyordu. Ama sonra materyali tamamen Beren Duru'nun kullanımına bırakınca kendi kendine topa ulaşma yöntemleri geliştirdi.

Süreklilik kutusunu yapalı iki aya yakın bir zaman oldu , artık eskisi kadar ilgi göstermese de dönem dönem çıkarıp kullanıyoruz.