30 Eylül 2008 Salı

ANNESİNİN DOĞUM GÜNÜ



Daha öncede bahsettiğim gibi ben kızımın varlığını doğum günümde öğrenmiştim. Bu yılsa kızımla ilk doğumgünümü kutladık. İyiki varsın bir tanem. Pardon bu bana söylenecekti...

İLK KAHKAHA

Ben minik bir bebekken bana Yetiye Teyzem bakmış. Ben onun ilk göz ağrısı, ilk kahkahamı ona atmışım. Hatta birçok ilki birlikte yaşamışız. Ve hayatın cilvesine bakın ki yıllar sonra, -bizim onca uğraşmalarımıza rağmen- kızım Mersin'e gittiğimizde 27.07.2008 tarihinde Yetiye Teyzem'e ilk kahkahasını attı.

ÖNCE SOLDAN SAĞA, SONRA SAĞDAN SOLA

22.07.2008 tarihinde 3,5 aylıkken ilk kez döndük. Şaşırtıyorsun bizi kızım bu kadar hareketli olmak aynı zamanda bu kadar yememek ve uyumamak. Nasıl başarıyorsun?

İLK YOLCULUK

Prensesimin 3. ay doktor kontrolünden sonra bütün akrabalarında merak etmesi üzerine memleketimiz Mersin'e uçtuk. Kızım ilk kez geçen kurban bayramında annesinin karnında uçmuştu. 11.07.2008 'de de ilk uçak yolcuğunu yapmış oldu.

Annesi çok endişeliydi. Kızımla ilk yolculuğum, üstelik uçakla, üstelik yalnız. Uçak yolculuğu konusunda çok endişeliydim, malum kulakları çok etkileniyormuş miniklerin. Mutlaka emmesi gerekiyormuş. O kadar eşyayla yalnız olmakta cabası. Ama endişelerim yersiz çıktı. Kızım sanki hergün uçak yolculuğu yapıyormuş gibi uçak kalkarken esnedi. Defalarca esnedi. Tamamen yükseldikten sonra da vurdu kafayı uyudu. Adana'ya geldiğimizde uyandı ve uçak inerken de emdi. Hiç ağlamadan hatta gülücüklerle bitirdik ilk uçak yolculuğumuzu...

Aferin miniğim.

KIZ İSTEME


04.07.2008

Tatlılardan tatlı, şekerlerden şeker kardeşim'e kız istedik. Utku'yla Mariye okuldan -İTÜ Matemetik Mühendisliği- tanışıyorlar ve yaklaşık 4 yıldır beraberler. İkisinin de okulları bittiği için artık ortak hayatlarına başlama konusunda ilk adımlarını attılar. Tabi kızım'ın katkılarıyla...
Miniğim hem ortamı ısıttı, hem de ailelerin kaynaşmalarına büyük yardımlarda bulundu. İşin garibi bunu yaparken hiç bir atraksiyon yapmadı sadece ve sadece uyudu. Ama konu hep onun etrafında döndü bir müddet.
Kardeşim diye söylemiyorum -benim ilk bebişim olur kendileri- dünyada eşi ve benzeri olmayan bir çocuktur. Çok duygusal, mantıklı, anlayışlı, sakin tam bir yengeç. Ama Mariye'de en az onun kadar mükemmel bir insan. Allah tamamına erdirsin ve bir koca ömür boyu mutlu olsunlar.
Sizi seviyorum.:))

24 Eylül 2008 Çarşamba

40'IMIZ ÇIKTI

Kendimizi dışarıya attık sonunda, Beren Duru'mun kırkı çıktı. Günlerden 19 Mayıs... Hava sıcak mı sıcak, bu kadar olur. Sanki Temmuz sıcağı. Bostancı sahiline indik, deniz sakin, bizim prenses önce bir köpürdü-acıktı ve emdi- sonra sakinleşti. Bizde önce uzuuuunn bir yürüyüş yaptık sonra da bir cafede oturduk.





İLK ANNELER GÜNÜMÜZ

Geçen sene anneler gününde kendimi anne olmaya hazırlıyordum. Çok istiyordum bir bebeğim olmasını. Hatta kocacım bana anneler günü hediyesi olarak bir cüzdan bile almıştı ama henüz hamile değildim.

Bu sene ise bebeğim benimle birlikte... Onunla ilk anneler günümüz, annemin ise annane olduğu ilk anneler günü. Bugün hem mutluyuz hem hüzünlü, çünki annem Mersin'e dönüyor. Sebep; Bizim üç kişilik bir aile olduğumuz fikrine fiziken de alışmamız. Hiç istemiyoruz ama gideceğim de gideceğim, iyi dedik bizde. Tabi torunu özleyeceğim diye bütün gün sevdi.



Benim içinse çookkk farklı bir anneler günü, artık ben de bir anneyim. Belki yaşım çok değil ama hep bir bebeğim olsun isterdim hatta çocuk sayıldığım zamanlarda bile. Annem bana kıyafet almaya çalışırken ben de bebek kıyafetlerine bakardım. İşte artık hep dolaştığım bebek mağazalarından bebeğim için kıyafetler alıyorum. Çok mutluyum. Onun varlığı bana çok huzurlu, mutlu, farklı; adını koyamadığım duygular yaşatıyor. Yüzüne bakıyorum çok masum, saf, herşeyi ile bana muhtaç. Ben yemek verirsem yiyebiliyor, ben yıkarsam yıkanabiliyor, ben giydirirsem giyinebiliyor... Ne büyük sorumluluk... Bense herşeyini yapmaktan acayip mutluluk duyuyorum. Annelik bu işte, mutluluk bu, hayat bu...

Seni seviyorum meleğim, iyiki geldin bize, iyiki varsın. Birlikte nice mutluluklar tadalım,sağlıkla...




GÜLÜYORUZ

Daha bir haftalığız ve beni çok şaşırttı. Annemi, kayınvalidemi daha fazla... Evet bebekler gülümser ama... Biz GÜLÜYORUZ, kıkır kıkır ama bilinçli değil henüz, masumca, komik, çok sevimli... Seni seviyorum Berenimoooo.

İLK KUTLAMA

Minik prensesimi evimize getirdikten sonra yeni bir düzen oturtmaya çalışıyorduk. Tabi ev arkadaşlarla-sağolsunlar- bir dolup bir boşalıyordu. Haftasonunda dedesi de Mersin'den kızımızı görmeye gelmişti. Ufacık Prensesimiz ailemize alışmaya, bizde ona alışmaya çalışıyorduk. Tabi o zamanının çoğunluğunu uyuyarak geçiriyordu.



Kardeşim Utku'nun kız arkadaşı-şimdilerde sözlüsü- harika bir muzlu çikolatalı pasta yaparak anne ve babamızın İstanbulda olmasından dolayı haftasonunda ziyaretimize geldi. Böylelikle kızımında hoşgeldin partisini cumartesi günü gerçekleştirdik. Pasta öylesine güzeldi ki yeni doğum yapmış tombul bir lohusa olarak hepsini bitirmek istedim.


Çıtır anne baba olarak Umut'la ben de sürekli miniğimize bakıp, öpüp kokluyoruz. Ona bakmaya doyamıyoruz. Allahım ne kadar minik; elleri ufacık, parmaklar ipten, bacaklar çubuk, surat desen kaşık kadar... Nasıl büyüyeceksin sen miniğim, nazlı kızım...


19 Eylül 2008 Cuma

5. AY KONTROLÜ

4. ayda yaptırdığımız kan ve idrar tahlillerinde sadece az miktarda kansızlık çıktı. Fakat doğduğundan beri biraz kendini belli eden bebek reflüsü bu ayda tavan yaptı. Belkide meyve pürelerinin etkisi vardı ama ne yerse mutlaka geri çıkıyor. Dik vaziyette 1 saat tutuyorum, 2 saat tutuyorum artık sindirmiştir diye yatırdığım an hooop hepsi dışarı.. Bu yüzden ay içinde doktorumuzla görüşerek motilium ve gaviscon vermeye başladık. Ama ay otasında yememe durumu top yapınca doktor acil muayeneye çağırdı. O yüzden 5. ay kontrolümüzü 4,5 aylıkken olduk.

Muayene sonucu hiç bir sorun çıkmadı, ama doktorumuz birde alerji testlerine bakmak istedi. bağırsakta inek sütü ve buğday alerjisinden dolayı kilo alımı yavaş olabilirmiş.

Yirmi günlük süre zarfında minik prensesim, sadece 280 gr alarak 5340 gr olmuş. Boyu 59,5 cm, baş çevresi de 38,5 cm olmuş. Doktorumuz geçen aya göre biraz daha iyi olduğunu söyledi. İşallah daha da iyiye gideriz.

4. AY KONTROLÜ

Bu ay çok kötü geçti. Mersine gittik. Bir kayınvalidemler, bir annemler, bir yayla, bir mersin... Offf... Yaylada kapılan dizanteri mikrobu hemde amipli... ben rahatsızlanınca ve bebeğiminde gezmekten düzeni kalmayınca zaten çok az olan emmesi iyice azaldı. Ben perişan, bu çocuk zaten küçük doğdu, hiç emmiyor, hiç büyümüyor. Ne yapıcaz... Bütün bir ay böyle geçti.

Kontrolümüzde meleğimin kilosu sadece 300 gr artarak 5060 gr olmuştu. Boyu 58 cm, baş çevresi de 38 cm di. Tabi bu kadar az kilo alımı olunca doktorumuzda bazı tahliller istedi ve bir öğün meyve suyu, bir öğünde pirinçli sütlü muhallebi vermeye başlayalım dedi.

Allahtan boy uzamamız aynı şekilde devam ediyor. Her ay 3 cm uzuyoruz, tek teselli...

3. AY KONTROLÜ

Bu ay kontrolümüze annanemiz olmadan gittik. Annanemiz Mersin'e döndü ama bizden kurtulamaz iki hafta sonra yanındayız.

3.ayımızda kilo alımımız biraz yavaşlamış çünkü benim minik sultanım bir türlü emmek istemiyor. Doktorumuz acaba sütünüz az da ondan mı emmek istemiyor diyor, ama benim göğsüm doluyken, sıkınca sütler fışkırırken ve bir önceki emmesinin üzerinden 4 saat geçmişken memeyi almak istemiyor. Ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Kilomuz 4750 gr, boyumuz 55 cm ve baş çevremizde 37 cm olmuş. Doktorumuz kilo alımımız azalsada normal olduğunu söyledi, bir ay daha gözlemleyip ona göre ek besine geçilebileceğini söyledi. Gelecek aya kadar anne sütüne devam...

18 Eylül 2008 Perşembe

2.AY KONTROLÜ

Haziran ayında 2. doktor kontrolümüz vardı. Ufak tefek kızımızın nasıl büyüdüğünü görmek heyacan verici. Bu ay aşılarımız yapılacaktı, o kadar aşı nasıl yapılacak derken doktorumuz karma aşı ve rota virüs aşısını yapacağını pnömokok ve verem aşılarını bir sonraki ay onların belirteceği tarihte yapılacağını belirtti. Çünkü verem aşısı toplu olarak yapılıyormuş, açılan aşı bütün çocuklara yapılıp o gün içinde bitiriliyormuş.

İkinci ayında Beronimo'nun kilosu 417o gr, boyu 52 cm ve baş çevresi 35,2 cm olmuştu. Doktorumuz gelişiminin gayet iyi gittiğini söyledi ve bu ay kalça çıkığı kontrolü için bizi Florance Nigthengale Hastanesinde bir prof.'a yönlendirdi. Ultrason kontrolünden sonra kalça çıkığı riskinin omadığını öğrenerek rahatladık.

En belirgin sorunumuzsa gaz meselesiydi. Bunun için Sab Simplex kullanmaya devam edecektik fakat o da sanki pek işe yaramıyordu. Neyseeee tek sorunumuz gaz olsun eninde sonunda bitecek nasıl olsa.

16 Eylül 2008 Salı

YİNE KADIKÖY ŞİFA

Miniğim 5 günlük olduğunda topuk kanı aldırmak ve sarılık testini yineletmek üzere doğum yaptığımız hastaneye gittik. İşlemler için biraz bekledikten sonra bizi kan vermek üzere odaya aldılar. Babamız hemen dışarı kaçtı. Minik kızının ağladığını görmeye dayanamıyor. Annemle ben yanında kaldık. Topuk kanı için ufak bir kartonun üzerindeki üç yuvarlağın kanla tam olarak doldurulması gerekiyormuş. Doğumda sağ elinden kan aldıkları için, sol elinden aldılar. Minicik içi boş çubuklara kanı doldurmaya başladılar. Ama kan o kadar yavaş akıyor ki hemşire kan gelmesi çin sürekli bileğinden aşağı sıvazlıyordu. Sonunda annem de manzaraya dayanamayarak dışarı çıktı. Bense gayet doğal olduğunu düşündüğüm bu olay karşısında hiç bir iç sızlaması yaşamadım. Çok mu duygusuzum acaba?

Kızımdan ise hiç ses çıkmıyordu, gayet sakin sessiz duruyordu hatta sonlara doğru uyudu. Kan alma işlemi bittikten sonra bir müddet bekledik ki sarılık testini hemen yaparak vereceklerdi. Çok şükür bebeğim de sarılık kalmamıştı, topuk kanı testini de iki hafta sonra arayarak öğrenecektik.

10 Eylül 2008 Çarşamba

1. AY KONTROLÜ

Birinci ay kontrolümüzde bir doktor değişikliği yaparak Raif Bey'e gittik. Genel muayenin ardından ölçümler yapıldı. Boyumuz 49 cm, baş çevremiz 34 cm, kilomuz da 3340 gr olmuştu. İlk ay için gelişimimiz iyiydi. Ama yine de aydaşlarını 6. ay civarında yakalayacağımızı söyledi doktorumuz. Beren'imiz ufak tefek fakat çok hareketli, doktorumuzda bunun çok iyi olduğunu söyledi. Sakın yalnız başına bırakmayın dedi. Bir sonraki ay buluşmak üzere ayrıldık.

2 GÜNLÜK DOKTOR ZİYARETİ

Eve çıktıktan sonra miniğim emme konusunda bayağı zor anlar yaşattı bize. Galiba sarılığında etkisiyle sürekli uyuyordu. Uyandırmak ne mümkün , mıncıkla , öp, gıdıkla... Hiç bir şekilde uyanmıyor. E az miktarda da olsa sarılığı yenmesi için iyi emmesi gerekiyordu. Bu şekilde 1 koca gün geçirdikten sonra ertesi gün götürmek için doktordan randevu aldık. Ve ancak akşama doğru memeyi tutturmayı başardık. Ertesi gün doktorda genel bir muayene olan miniğim 2. günün sonunda 2300 gr'a düşmüştü. Kafa çevresi yarım cm artarak 30 cm olmuştu. Doktor genel hatlarıyla ne yapmamız gerektiğini anlattıktan sonra evimize yollanmıştık.

8 Eylül 2008 Pazartesi

HASTANEDEN ÇIKIŞ

Erken gelmeye niyetli olan kızım karnımda da büyümemeye niyetliydi. Son bir ayda gittiğimiz bütün doktor kontrollerinde, kızımın kilosunda ve boyunda bir artış olmuyordu. Doğduğunda da kilosu kontrollerden de gerideydi. 45,5 cm ve 2525 gr. olarak tam bir minikti. Hastanedeki kontrollerde topuk kanı, sarılık testi, işitme testi ve kalça çıkığı testleri yapılmıştı. Kalça kemiğimiz tam oluşmadığından 3 ay boyunca çift bez bağlamamız gerektiği, bir de çok az miktarda sarılık olduğu ama emzirmeyle çok rahat atlatılabileceğini söylediler. Bizi gelecek hafta bir topuk kanı daha almak ve sarılık testini tekrarlamak için hastaneye davet ederek yolcu ettiler.

İSİM DURUMU

Beren Duru, hastanede sadece Duru'ydu. Ben aylar öncesinde miniğimin adını Alya Duru olarak belirlemiştim. Ama bu ismi başlangıçta çok seven eşim, çevreden gelen tepkilere yenik düşerek bu ismi koymamamız gerektiğini söyledi. Bende başka bir isim bulmak kaydıyla vazgeçebileceğimizi söyledim. Eşim de tabiki en son dakikaya bıraktı isim bulma olayını. E kızım da erken gelince sadece Duru olarak kalakaldı hastenede.

İsim beğenmek kolay değil, ben aslaa sıradan alışılagelmiş bir isim olsun istemiyorum. Kendimce listeler hazırlıyorum haşmetbaab'a sunuyorum, hiç birini beğenmiyor. Sadece Duru olsun o zaman diyor; ben şiddetle karşı çıkıyorum. Çok kısa ve öz geliyor bana, biraz daha özellikli olmalı... vs,vs.. Kızım doğduktan iki gün sonra babası yazdırmaya gitti ama daha isme tam karar vermiş değil , yazdırmadan geri dönüyor. Sonunda haftasonu karar veriyoruz...BEREN DURU...
14.09.2008 tarihli Pazartesi günü kızım nüfusa kaydoluyor. İsminle yaşa miniğim...

5 Eylül 2008 Cuma

DOĞUM

09.04.2008 ; sancılar 04:00 civarında başladı. Hep derler ya ilk doğumda sancılar uzun sürer, o yüzden annemle eşime haber vermedim, saat 07:00 de yataktan kalktım ve yavaş yavaş doğum için gerekli evrakları toparlamaya başladım, 08:00 de çalar saat çaldı. Annemle eşime sancılar başladı dedim, ama eşim bir türlü inanmak istemedi. Sürekli sen çok sakinsin sancı çeken insan böyle mi olur diyordu. Saat 10 gibi doktorumu aradım , bir saat kadar sonra gel dedi. Saat 11 de doktordaydık, NST'ye bağlandım ve sonunda eşimin yavaş yavaş inanmaya başladığını görüyordum. Kasılmalar sık sık geliyordu fakat açılma henüz 1 cm'di. Doktorum Lalehan Hanım istersen evine git , istersen de hastaneye yatıralım, bugün doğum olur fakat saati belli olmaz dedi. Yanıma asistanını da vererek Kadıköy Şifa Hastanesine gittik.

Hastaneye vardığımızda saat bir civarıydı, odamıza yerleştik ve benim sancılarımın derecesi artmaya başladığında epudural katater takılması için ameliyathaneye indirildim. İşlem yapıldı ve odama tekrar çıktım. Bu arada arkadaşlarımızın da haberi olmuştu yavaş yavaş aramaya başlamışlardı. Bir müddet sonra sağ tarafımda sancı hissetmezken, sol tarafımda hissetmeye başladım. Meğer epudural bazen bir tarafta tutmazmış, o yüzden özellikle sonlara doğru sol tarafımda bütün sancıyı hissediyordum. Ama açılma yavaş yavaş oluyordu. Bu da çok uzun süre sancı çekeceğim anlamına geliyordu, sonunda halime acıyan doktorumuzun asistanı ağrıyı azaltan ve açılmayı çabuklaştıran bir iğne yaptı. Bir müddet sonra da su kesesini patlattılar. Böylece açılma hızlanmış yarım saat içinde 10 cm 'e ulaşmıştı. Artık doğum başlıyordu. Doktorumla odada bir kaç ıkınma alıştırmasından sonra doğumhaneye indik. Bir de ne göreyim eşimde bizimle birlikte doğumhanede... Tabii ben şok... Çünkü kana bakmaya dayanamayan suratı anında bembeyaz olan bir insan çocuğunun doğumuna girdi. Bana çok destek oldu tabiki. Bebeğim de ikinci ıkınmadan sonra başı çıkmıştı ve doktorum artık ıkınmayıp derin nefesler almamı salık vermişti.

Veeee saat 18:17'de Bebeğimiz PAT diye karnımın üzerindeydi. Ufacık, kırmızı, kıpır kıpır, muhteşem. İlk dokunuş... Benim miniğim. Eşim fotoğaf çekmeye çalışmış fakat heyecandan makineyi cebinden çıkarmakta oldukça gecikmiş. Bir baktım ağlıyor, mutluluktan... Heyecandan... HOŞGELDİN MİNİĞİMİZ!!!




4 Eylül 2008 Perşembe

ACELECİ KIZIM

Hamilelikte günler kısalırken, artık miniğim de rahat durmuyordu, henüz 32. haftadayken başı çoktan ''ben geliyorum'' diyerek aşağı inmişti. EE tabiki doktorum da acil istirahat vermişti. Kızım bütün istirahatlare rağmen 2-3 günde bir yeter artık burda sıkıldım diyordu. 37. haftamızda nişan denen kanlı ve mukusumsu sıvı teşrif ettiler, ben de ise moraller sıfırın altında seyrediyor bu arada... Çünkü miniğim yaklaşık 34. haftadan beri hiç büyümüyordu. Bu durumda erken doğması mı iyiydi yoksa içerde tutmaya çalışmak mı bilemiyordum. İçerde olmanın tek iyi yönü vardı; ciğerlerin gelişimi.

Bu arada kızımın eşyalarını da henüz tamamlamamıştık. Arabası, küveti, banyo aksesuarları, derecesi vs... Bir akşam hadi kalkın gidip de ufaklığın eşyalarını alalım dediğimizde takvimler 08.04.2008'i gösteriyordu. Joker Maxitoys'tan o gece kızımın eşyalarını aldık ve eve geldik. Annem ve eşim miniğime hadi artık eşyaların tamamlandı, gelebilirsin dediler. Zaten babamız kızımızın koç burcu'nda doğması için sürekli kızım 23'ünden önce gel diyordu. Annem de garip bir şekilde çok fazla oturma gidip yat dinlen belki yarın ihtiyacın olur demişti..

Ve 09.04.2008 saat 04:00 civarı 38. Haftanın ilk günü karnımda ve belimde kasılmalar başladı. Artık bebeğim geliyordu...