Birkaç gündür okul kaydı için Beren'in aşı karnesini arıyorum evin heryerinde, bulabilene aşkolsun. Sabah yine salondaki kitaplığı gözüme kestirmiş, kitapların arasında eşeleniyordum ki.... Beren'ciğim kapıdan içeri girdi.
''- Anneciğim ben senden NEFRET EDİYORUM. ''
Ben ellerim havada kalakaldım. ŞOK ŞOK ŞOK. Afallamanın ilk şokunu attattıktan sonra, kendime geldim.
'' Niye bitanem ben sana bir şey mi yaptım? Sen böyle söyleyince ben çok üzüldüm ama.''
'' Yoo anneciğim , Hani Ayşegül kardeşi Orhan'a söylüyordu yaa, ondan söyledim.''
Ahhh, Ayşegül Ahhh aklımı başımdan aldın yani. Ayşegülde bizim çocukluğumuzda muhteşem çizimleri ile kalbimi kazanmış olan meşhur Ayşegül. YK yayınları yeniden basmaya başlamışlar. Ben de alayım okumayı seven kızımla, Ayşegül'ü tanıştırayım demiştim.
Neyseki kitabın sonunda Ayşegül ve Orhan barışıyorlar ve Ayşegül aslında kardeşinden hiç de nefret etmediğini onu çok sevdiğini anlıyor. Güzel kızımla bu mutlu sondan kucak kucağa sarılarak bahsettiğimiz için şimdi içim rahat.
Bu aralar kitap okumayı ve kitapların içinde geçen kelimeleri cümle içinde kullanmaya bayılıyor. Sanırım benim kitap seçiminde çok daha titiz davranmam gerekiyor.
HOŞGELDİN TATLI MELEĞİM, SEN GELDİKTEN SONRA ANLADIM, ÖMRÜMCE SENİ BEKLEMİŞİM... BU SAYFA SANA İTHAF EDİLDİ, GETİRDİĞİN GÜZELLİKLERE...
29 Temmuz 2011 Cuma
27 Temmuz 2011 Çarşamba
ANNECİĞİM BEN OYNAMAKTAN ÇOK ZEVK ALIYORUM AMA...
Güzel meleğim, gün geçtikçe büyüyor, tatlılaşıyor. Ettiği lafları duyan tekrar tekrar söyletiyor. Çok cimcime birşey oldu.
Geçenlerde sabah yatağına çağırdı beni, uyku sersemi her zaman onun yattığı tarafa yatmış bulundum. Aman aman yatmaz olaydım kıyametler koptu. Nasıl ben onun yerine yatarmışım, bir ağıt tutturdu. Öyleydi böyleydi derken susturmayı başardık. Aradan 15 dakika geçtikten sonra; Anne sen beni üzdüğünün farkında mısın? dedi bana. Ben de neden bahsettiğini anlamadım . ''Niye üzüyorum, bebeğim ne yaptım'' dedim. ''Eeee, Anneciğim benim yerime yatıp beni ağlattın yaaaaaaa .....''
Şu meşhur parmak boyalarla oynamaya biz de bayılıyoruz, ama artık dibine vuruyor Beren Hanım. Her seferinde üstü başı yetmezmiş gibi etrafını da boya içinde bırakıyor. En son bu şekilde davranmaya devam ederse evde parmak boya çalışması yapmasına izin vermeyeceğimi söyledim.
'' Anneciğim ben oynamaktan çok zevk alıyorum amaaaaaa.......''
Her hafta sonu Bankamızın Çamlıcada bulunan tesislerine gidiyoruz, oynuyoruz , eğleniyoruz. mutlaka kitap alıyoruz. Eve gelip günlerce kitaplarımızı okuyoruz.
Salıncak başrolde ''Anneciğim uçur uçur...'' en son noktasına kadar hızlı sallanıyor. Kaydıraklarda ise artık merdivenleri hiç kullanmıyor. Aşağıdan tırmanıp, yukarıdan kayıyor. Kayarken de türü şaklabanlıklar yapıyor ayakta yatarak vs.vs.
Bir de Carfour ve Real 'in oyun merkezleri mevcut. Haftada bir iki defa da oraları dolaşıyoruz. En sevdiği elma kurdu, dönen salıncak, uçak, dönme dolap.Hareketli olanlar favorisi, rutin hareket eden oyuncaklar pek ilgisini çekmiyor.
25 Temmuz 2011 Pazartesi
SALINCAK
Prenses, evde babanesinin aldığı salıncakla dönem dönem daha yoğun oynuyor, dönem dönem hiç yüzüne bakmıyor. Ufacık salıncağın üzerinde ne şaklabanlıklar, ne şımarıklıklar, salıncak bir dile gelse neler neler anlatacak. Bugünki olayımız prenseslik; ayaklar özenle uzatılır. Anneye buyurulur.''Salla '' Anne emrine amade, sallar. Aşağıdaki pozlar çıkar. ;))
BOĞAZ TURU
Uzun uzun zamandır Beren'e sözümüz vardı; denizde vapur yolculuğu. Havalar düzeldiği için babamız hadi bugün vapur turu zamanı dedi , biz de çoştuk çoştuk. Hemen hazırlanıp yollara koyulduk. Arabada giderken güneş kremlerimizi sürdük, her yerimize sürdük, hatta kıyafetlerimize bile. Ortaköy'e vardığımızda güneşlenmeye hazırdık.
Önce vapurun en üst katında en arka bölümde yerimizi aldık; vapur, hareket etmeden önce geçen bütün gemilerin hareketinden etkilendiğinden Beren de bayağı bir etkilendi.
Hareket ettikten sonra çok eğlendi, önce etrafı izledi kayda aldı, hafızayı doldurdu; sonra fırlamalıklarına geçti.
En son yaramazı Kaptan köşkünden topladık. Kaptanla arkadaş olup, dümeni bir iki çevirdikten sonrada martılara simit atan çocukları izlemeye geçtik. Onlar nasıl martı öyle, her biri kuş değil de dana sanki , öyle bir dalışlar yapıyor ki havaya atılan simit parçalarını atıldıkları noktadan yakalıyorlar. Gerçekten martı manzarası görülmeye değerdi.
Beni güzel meleğim de güzel vakit geçirmiş oldu. Boğaz turundan sonra da Ortaköyde güzel bir kumpir keyfi çektik.
İYİ Kİ DOĞDUN TATLI DAYICIĞIM
Utkucuğum geldikten sonra anne gözden düştü tabi, kutlamalara doğum günü pastası ile devam ettik.
İYİ Kİ DOĞUN DAYICIĞIM (BEREN) İYİKİ DOĞDUN BENİM İLK GÖZ AĞRIM KÜÇÜK BEBEĞİM(DEMET) SENİ ÇOK ÇOK ÇOOOOKKK SEVİYORUZ.
Etiketler:
ailemiz,
beren duru'nun gelişimi,
miniğim
9 Temmuz 2011 Cumartesi
8 Temmuz 2011 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)