28 Ekim 2009 Çarşamba

Bİİİİİ İİİİİİİ HAAAAAAPP

Küçük Hanımefendi hayatı tam gaz yaşıyor. Dayısı geldiğinden beri uçmak , hoplamak ,zıplamak , bilimum hareketler içinde. İlk günler dıyı diyen Beroş dayısını uzun bir süredir diiişşş diye çağırıyor. Yaptığı herşeye mutlaka herkes bakacak- özellikle de dayısı . Kendini yırtıyor resmen Dişş diye bağırırken.

Artık oyun merkezlerinde daha çok zevk almaya başladı. Sıkı sıkı tutun diyorum , tutunuyor atlı karıncaya ve aslanlı tahteravalliye biniyor. Yan tarafta gördüğü havuza girmekse en büyük hayali. Yan gözle hep havuzu kolluyor, iner inmez arkasına bakmadan basamakları tırmanmaya başlıyor.
Legoları alalı 4-5 ay olmuştu. İlk aldığımız sıralarda pek ilgi göstermedi, ama artık ustalaştı. parçaları birbirine takabiliyor. En sevdiği ise ne yapılırsa yapılsın tepesine çıkmak. Pencere ve kapılardan adamları sokmakta ikinci zevki.

ANNEDE SÜT BİTTİ !!!

Bir kaç aydır gittiğimiz bütün doktorlar ağız birliği etmişlerdi. Hala emziriyor musun ? Artık bırakabilirsiniz. Zaten bir yaşından sonra çocuğa çok bir artısı yok. Bak yemek yemiyor, kesersen farkı göreceksin. vıdı vıdı , dıdı dıdı. Bunlar çocuk doktorları, biri Mersinde çok çok iyi dedikleri bir doktor, biri sürekli kontrolümüzü yapan doktorumuz, bir diğeri de Çapa Tıp Fakültesinin güya psikolog gibi olan Süper beslenme uzmanı. Hatta beslenme uzmanı ''şu andan itibaren kesiyorsun'' demişti.

Ben ne yaptım tam iki ay oldu direniyorum. Çünkü insan çocuğunu biliyor, bizim problemimiz emmek değil, yemek yeme eylemi reddetmek. Gün içinde tamamen kestim , bir hafta hiç emzirmedim , sürekli sağdım ben işteyken annannesi bak anne sana süt bıraktı diye içirdi. Memeyi istememeye başlayınca da geceleri uykusunda saat kurarak kalkıp emzirdim.

Ama artık kendini de düşünme vakti geldi . Bugün 1 yıl 6 ay 2 hafta 5 günlük ve son kez emdirdim. Çünkü aylardır emziriyorum diye ne kadın doğuma ne de cildiyeye gidememiştim. Sağlık problemi iyice artınca mecbur kaldım. Artık almam gereken ilaçlar var, emzirirken kullanamayağım ilaçlar. O yüzden de; '' anne süt bitti, artık sütünü sana mööö verecek.''

23 Eylül 2009 Çarşamba

17,5 AYLIK BEREN DURU'NUN SÖZCÜK HAZİNESİ

Beren Duru bugün tam 1 yıl 5 ay 2 haftalık, artık tam bir cimcime. Bizi çok eğlendiriyor, mutlu ediyor. Kelime hazinesi de gelişmeye başladı. Herşeyi çok güzel anlıyor fakat tam çıkaramadığı kelimeleri kesinlikle söylemiyor. (annesine çekmiş) Önce deniyor söyleyebilirse söylüyor yoksa duymamış gibi yapıp elindekiyle ilgilenmeye devam ediyor. Şu anda hangi kelimeleri söyleyebiliyor;

1.Baba : Baba(m)
2.Anne : Anne(m)
3.Dede : Dede(m)
4.Annane : Annane
5.Abla : Abba
6.Dayı : Dıyı
7.Yenge : Nenne
8.Abi : Aba
9.Çiş : Çişş
10.Yiyecek : Mama
11.Gezme : Atta
12.Kıyafet : Cici
13.Ağaç : Ağaç
14.Aydede : Ayydede
15.Sıcak : Üf Üf
16.Yara : Uff
17.Aç : Aç
18.Al : Aa
19.Uyku : Nennen
20.At : Ahhhiii
21.Kedi : Miii
22.Köpek : Hav hav
23.Giy : Gi
24.Gel : Gell
25.Yedim : Hamm

27 Ağustos 2009 Perşembe

De De ...

Beroş konuşma alıştırmalarına devam ediyor ama öyle haldur huldur değil. Çok temkinliyiz. En çok kullandığımız ise hala ''ıhh ıhh''. Parmak havaya ''ıhh ıhh''. Parmak aşağı ''ıhh ıhh''.

Birkaç gündür yaptığıysa çok komik. Nasıl başladı tam hatırlamıyorum, Beren'e sorduğumuz ''kim?'' ile başlayan bütün sorulara aynı cevabı veriyor. ''Dede''. Hem de öyle cool ve tane tane söylüyorki; bizde babamla dalga geçiyoruz. Sen neler neler yapıyorsun öyle diye. Malum iyi kötü ne varsa küçük hanımın dedesi yapıyor bu aralar.

- Kim döktü bu yemeği yerlere?
- De de.
(aslında koca tabağı yere deviren kendisi)

- Kim giydirdi seni?
- De de.
(hanımefendiyi giydiren annannesi)

- Tiger'ı kim aldı sana?
- De de.
(Dayısı doğumgününde almıştı)

- Kim emzirdi seni?
- De de.
(Yuh be kızım bu kadar da olmaz, daha neler artık)

BABA'NIN DOĞUM GÜNÜ

Beren Duru'nun tatlı babası artık 29 oldu!

Beren Duru'nun tatlı annesi iş çıkışı tatlı babaya pasta aldı . Eve gelene kadar arabaya binerken , arabadan inerken pastayı nasıl saklayacağını bilemedi. Yemeklerini yedikten sonra Beren Duru'yla annesi mumları yakıp pastayı beraberce salona taşıdılar babaya sürprizzzz yaptılar.-Tabi en çok Bero'ya sürpriz oldu.



Seçimden Biçimlendirmeyi kaldır

Mumları birçok defa yakıp üfledikten sonra ham ham yedik. İyi ki Doğdun Babişko. İyi varsın...


16 Ağustos 2009 Pazar

BÜYÜK TERLİK SEVERİM, BÜYÜK TERLİK GİYERİM

Beren Duru yürümeye başladığından beri bobuxlarını kullanıyor, fakat son bir aydır artık bizim terliklerimize dadandı. kim ayağından terliğini çıkartırsa hooop Beroş orada terlikleri ayağına geçiriyor, pıtı pıtı yürümeye geçiyor.



Resimlerde elimizden tutarak yürüyor, artık daha da geliştirdi tek başına koskoca terliklerle yürüyor. Kızım sana terlik alayım mı diyorum. Kafasını sallıyor.



ÇİRKİN BEBEK

Artık kendi seçimlerimiz var, isteklerimiz çok net ve tersi birşey yaptırmak isterseniz kıyametler kopuyor.

Resimdeki bebek Beren Duru tarafından e-bebek mağazasından özenle seçilmiş bütün unutturma çabalarına rağmen asla elden bırakılmamıştır-kasada bile. Yanında aynısının bir de zencisini almıştı ama eline başka birşey vererek onu ekarte ettik. Şu çirkin - gören herkes aynı tepkiyi verdi- bebek bir de pahalı, kasada şok olduk. Gerçi çin malı olmamasının etkisi vardır. Bu yüzden kızımın kaliteli seçimleri olduğunu söyleyebilirim.



Annannesi ve dedesinin yayla evinde bir sabah uykusu sonrası bebeğini de eline almış mahmur oturan minik kız.Seni çok seviyorum , seçimlerinin ömür boyu böyle net ve isabetli olmasını diliyorum.

15 Ağustos 2009 Cumartesi

DENİZ, DENİZ, DENİZ

Beren Duru ilk tatilinde;



Denizi çok sevdi; yüzdü, kumlarla oynadı, bol bol taş topladı, dalgalara doğru koştu, annesinin kucağında yüzdü. Herbirinden ayrı ayrı zevk aldı. En çok sevdiği neydi? Taşlar...
Bütün fotoğraflarda avucunda bir tane taş, sımsıkı tutuyor, denizde bile bırakmıyordu.



Denizde 'hadi kızım yüzelim dediğimde, eller öne bacaklar arkaya yüzme pozisyonu alıyor, annesi de onu bir o tarafa bir bu tarafa yüzdürüyordu. Yüzünde gülümsemelerle herkesi hayran bıraktı kendisine. Genelde çocuklar sudan korktukları için zorla denize sokuyorlarmış, Beren Duru'yu görenler maşallah maşallah şeklinde bize baktılar.



Babasıyla genelde kumlarda vakit geçirdiler, malum anne suya bayılır baba bayıldığını iddia eder ama evviliklerinin 3 yılında da denize gitmişler, denize girdiği bir midir, iki midir bilinmez. Birlikte kumsalda koşup bol bol taş topladılar. Taşların kumlarını denizde yıkadılar.



Bir sonraki deniz tatilimizi iple çekiyoruz. Evde de küveti ve havuzu doldurup içinde oyunlar oynuyoruz. Banyo konusunda da şu ana kadar hiç zorluk çıkarmamıştı aksine canı istedikçe banyonun kapısına gidip kafasına yıkama işareti yapmaya başladı. Bunun için çok seviniyorum çünkü yüzmeyi hayatı içinde bir rutine oturtmasını çok isterim.



GEL TESKERE

Tatil öncesi Utku'yu uzun zamandır görmediğimiz için ziyaret edelim diye düşündük , 19 Temmuz Pazar sabahı erkenden Keşan yoluna koyulduk, bir hafta öncesinde de Mariye'nin annesi ameliyat olduğu için onlara hasta ziyaretine gitmiştik, balkondaki reyhan'ı elleriyle okşayıp koklamayı öğrendi. Mariye ablasına da ellerini koklatıyor.

Keşan'a zorlu bir yolculuk sonrası -yanlış yola girdik- ulaştıktan sonra Utku'yla buluştuk. Biraz zayıflamış tatlı bıdığım ama zaten zayıflamak istiyordu. Biraz daha gitsin diye uğraşıyor. Çok şükür rahat bir askerlik yapıyor. Askeriyenin Sosyal Tesislerinde Komutanların çocuklarına gitar ve bilgisayar kursu veriyor. Ve bugün itibariyle 33 günü kaldı(Mersinde).

Beren sabah kalkar kalkmaz kahvaltısını sorunsuz yedi. Bu bizim için çok sevindirici ve şaşırtıcıydı. Dayısına gittiğimizi söylüyorduk sürekli , dayısını çok sevdiğinden öyle davrandı herhalde. Yolculukta Beren açısından iyi geçti , araba koltuğunda uyudu, yanımıza aldığım oyuncaklarıyla oynadı.
Keşan'a varınca bir lokantaya gittik, Beroş orada da sorun çıkarmadan Dayısı ve Babasıyla oyun parkında bir kase mercimek çorbasını yedi. Bizde yemeklerimizi yeyip, kahvemizi içtikten sonra bir çay bahçesine gittik. Kızım bizimle birlikte soda içti.

Dayısıyla doğayı keşfe çıktılar...


Birlikte poz verdiler...


Babasıyla tahta köprüye çıktılar...


Ama Keşan öyle sıcaktı ki dışarıda çok fazla kalamadık, tek alışveriş merkezine gittik. Günün geri kalanı orada geçti. Hepimiz için güzel bir gündü. Askerimizi birliğine teslim ettikten sonra İstanbul'a döndük.

13 Ağustos 2009 Perşembe

UZUN ZAMAN SONRA ; İKİ NOKTA ÜST ÜSTE

Gerçekten uzun bir ara oldu, hepsi geçici bir dönem olmasını arzuladığım işyeri sorunları yüzünden . Ne Birtanecik kızıma yeterince zaman ayırabiliyorum, ne eşime ne anne babama ne de arkadaşlarıma . Bütün hayatım sanki işte geçiyor...Bugün hepsini boşvereceğim. Biraz Bero'nun neler yaptığından bahsetmek istiyorum.

Bero artık ne istediğini bilen , tuttuğunu koparan, istediğini yapıncaya kadar dur durak bilmeyen, hala çok hareketli, uyku saatleri dışında sabit duramayan, hala yemek yemeyen, çok tatlı bir melek oldu. Geçtiğimiz zaman zarfında yaptıklarımızı şöyle bir hatırlamak gerekirse;

Trene bindik ve atlı karıncaya... Ama Gözümüz hep dönme dolaptaydı. Çok binmek istedi, ağladı zırladı, sonunda tamam dedim hadi bin. Güzelce konuştum, bak hayatım salıncak çok hızlı dönecek ve sen istediğin zaman durmayacak, çok sıkı tutunman lazım kayabilirsin, vs. Gıkını çıkarmadan bindi. Emniyet kemerini taktık. Diğer çocuklarda bindi. Anne Babaları dışarıya aldılar, ben istediğimiz zaman durdurma garantisini aldım tabiki. Demirin ardından birbirimize bay bay yaptık , O da ne? Bizim Bero salya sümük ağlamaya başladı biz uzaklaşınca. Benim de canıma minnet zaten çok korkmuştum. Sarıldım kızıma sıkı sıkı gidip trene bindik.

Çok yamazız, öyle böyle değil, gerçi bir çok insan da bu tarz çocuklara çok araştırmacı ve gözlemci diyorlar. İlerleyen dönemlerde göreceğiz.Resimde kirli sepetinin içine girip, yaptığının sıradışı olduğunun farkında olarak poz veren Beren Hanım var. Evde bulunan herşey onun oyuncağı olabilir.

Hiç dikkat etmediğimiz şeyleri fark edip tekrarlıyor Beren Duru, çok şaşırıyoruz. Bir gün annannesiyle kitap okurlarken, saat 7 olmuş çocuk uyumuş demiş annanesi. Bizimki kolunda saat varmış gibi (yani şekildeki gibi) saate bakmış. Çok şaşırdık ve tesadüftür dedik çünkü o doğduğundan beri biryerine zarar veririm diye ben hiç bir takı takmıyorum velhasıl evdeki herkestte aynı. Ama farklı zamanlarda sorduk; Beren Saat kaç? Hepsinde sonuç aynı yukarıdaki görüntü. Biz sevinip güldükçe Hanımefendi şımarıklığa geçiyor. Çok tatlısın Bebeğim.

Artık takla da atıyoruz. Genellikle dedeyle yapıyorlar ama aklına geldikçe eğilip eğilip takla atmaya yelteniyor. Ortam müsaitse ne ala ama ya yukarıdaki gibiyse ?

Güzel kızım bir de güzel kolonya dağıtıyorki; her kolonya dökme seansı yarım saat sürüyor. Defalarca , tekrar tekrar döküyor da döküyor. er alma denememizde şiddetli ağlma krizine girerek şişeyi tekrar ele geçirse de annesi sonunda kapmayı beceriyor. Bu arada kolonya şişesinin kapağını da çok güzel açıp kapatabiliyor.

16.AY




15.AY


14.AY


13. AY


27 Nisan 2009 Pazartesi

23 NİSAN LAPBOOK'U

Sevgili Özge'nin özene bezene, el emeğiyle hazırladığı lapbook'u gördüğümde ne kadar da sevindim. Beren Duru'yla birlikte hemen okumaya başladık. İçinde birbirinden güzel iki tane 23 Nisan şarkısı var. Şarkı söylemeyi ve oynamayı seven kızım mırıldanarak eşlik etti bana şarkıları söylerken.
Sonrasında da Atatürk'ü tanıdık. Daha öncesinde birkaç kere bahsi geçmişti aramızda. Ama artık Atatürk'ü diğer resimlerin arasından seçip , gösterebiliyoruz. Ve onu ''mu, mu'' öpüyoruz.

İkizlere rağmen vakit ayırıp bize bu güzelliği yaşatan Özge'ye tekrar tekrar teşekkürler.

1 YEAR, 2 WEEKS & 3 DAYS OLD


26 Nisan 2009 Pazar

23 NİSAN OYUNCAK ARKADAŞIM

Üyesi olduğum montessori grubuyla çok güzel bir aktivite gerçekleştirdik. 23 Nisanda çekiliş yaparak her çocuk bir diğerine hediye gönderdi. Beren Duru'ya Rüzgar çıktı, Beren Duru'da Tuana'ya çıktı. Biz Adana'ya Rüzgar'a ahşap bir ilk puzzle gönderdik. Beren Duru'ya gelen paketse bir hayli kalabalıktı. Tuana'ya ve Özge'ye çok teşekkürler.İlk hediyemiz çanta şeklinde bir aktivite oyuncağı, müzik çalıyor, sayı sayma bölümü var, vs..


İkinci olarak bir cee kitabı, daha önceden başka cee kitaplarımız olduğu için hiç yabancık çekmeden okuduk kitabımızı.

Son olarak beni en mutlu eden hediyemiz;

23 Nisan Lapbook'u. Beren Duru için Lapbook fikrinin henüz erken olduğunu düşünüyordum fakat birlikte okuduğumuz zaman hiç de öyle olmadığını gördüm. Büyük bir ilgiyle takip etti, ve sayesinde kızım artık ATATÜRK'ü tanıyor. Çok mutluluk verici. Sevgili Özge'ye tekrar teşekkürler.

23 NİSAN DA BU SAYFA BEREN DURU'NUN

I KLIK KNFSGUJİİİPOUV VCZWEJÇÖ . VCXZ<

,

BEROŞ'UN DOĞUM GÜNÜ

Minik kalbimin doğum gününü 11 Nisan 2009 Cumartesi günü kutladık, biraz gecikmeyle ancak yazabiliyorum. İki hafta önceden yoğun düşünceler içinde olan ben hiç bir fikrimin şartlardan dolayı gerçekleşemeyeceğini görünce, son gün birkaç arkadaşımızı davet ederek aile fertleriyle birlikte ufak bir kutlama yapmaya karar verdim. Eşime organizasyon için birkaç sipariş, pasta siparişi ve ufak bir alışverişle herşey tamamdı. Güzelliğin düzeni bozulmasın diye herkesle saat 4'te bizde olmaları konusunda konuştum. Böylece öğle uykusundan uyandıktan sonra çok huysuzluk yapmadan, kalabalığa alışabilecekti. Çok şükür umduğum gibi de oldu. Pek yabancılık çekmeden Hadise şarkıları eşliğinde küçük bıdığım döktürdü.


Beren Duru beyaz dantel elbisesi , kırmızı bolerosu ve tüylü tacıyla çok şekerdi. Kameranın azizliği elimizde doğru dürüst bir resim yok malesef. en iyi bulabildiğim bu oldu. Hoş hanımefendi pek yerinde duramadığı için zaten sabit bir fotoğraf mümkün olmuyor.



İlk yaş pastamız '' 1'' rakamından oluşuyordu. Çiçekli, kelebekli, minik bir kız çocuğunun buluttan sarkan salıncağa bindiği , rengarenk bir pastaydı. Kakaolu keki, bir katında muz ve kreması diğer katında da parça çikolata ve kreması olan çok leziz kızım ilk doğum gününe yaraşır şekildeydi. Beroş pek yiyemedi tabiki, malum şeker vermiyoruz. Artı versekte öğürerek çıkarıyor tatlı şeyleri.

Mariye de kızımın doğum günü için yine boş gelmemişti. Değişik bir kek yapmıştı.Elmalı ve karanfilli. Utku'munda sivil hayatta son günü olunca bu doğum günü partisi birazda kardeşimi askere uğurlama partisi oldu. Kardeşim kısa dönem olarak Edirne-Keşan'da vatani görevini yapıp, bir an önce yanımıza dönecek. Yiğeni ve müstakbel eşiyle de hoş bir fotoğraf kanımca.

İşte benim herşeylerim. Annem... Babam... Kızım.... İnsan bu fotoğrafa bamaya bile kıyamıyor. Beren ikisinin kucağında ne kadar da huzurlu ve rahat. Canlarım benim , beni büyüttüler adam ettiler yetmedi şimdi de kızım'ı büyütüyorlar. Allah onların her istediklerini versin işallah. İstedikleri ne ama yine bizim mutluluğumuz ve rahatımız. Sizi Çok Çok Çok Seviyorum.
Son olarak güzel kızım ve şişko annesi, bendeniz. Doğum günümüzün tek çocuğu Alin Su ile birlikte... Aynada Happy First Birthday yazısı... Alinsu benim ve eşimin büyüyüşünü izleyebildiğimiz ve hayran olduğumuz, hatta kızımızın koç burcu olmasını dilememize neden olan melek. O kadar huzurlu, sakin ,uysal ve yemek yemeyi seven tombiş bir bebekti ki... Kızım evet aynı burçtan oldu fakat tam aksine çok hareketli , yemek yemekten nefret eden bir çocuk.

Ama çok tatlı, çok akıllı, çok algıları açık, sevgi dolu mükemmel bir çocuk. Bir yaşındayken pıtır pıtır koşan, henüz tam konuşamasa da birkaç kelime söyleyen , bir kere gösterdiğiniz birşeyi kavrayıp hemen uygulayan ,algıları çok açık fakat yemek yemekten nefret eden bir melek.
Seni çok seviyoruz tatlı meleğim...
İyiki varsın...
Ömrün uzun olsun, mutlulukla dolsun...

12. AY


Boy : 71,5 cm Kilo : 7.600 gr Kafa çapı : 43,5 cm

11. AY

Boy : 69,5 cm Kilo : 7,080 gr Kafa çapı : 43 cm

9 Nisan 2009 Perşembe

HAPPY 1ST BIRTHDAY

Yukarıdaki stikerda böyle yazıyor. Minik kalbim bugün tam bir yaşında... Ne günlerdi yaşanan, ne sözlerdi söylenen, ne güzelliklerdi bebeğimle bir senedir varolan. Sözcüklerin hepsi yetersiz bugün benim için , tek bir şey var gerçek ve taaa içimde yaşanan ;

Güzeller güzeli meleğim; İyi varsın, İyi ki doğdun, İyi ki bizimlesin, İyi ki benimsin, Herşeyimsin, Birtanemsin...

Seni çok ama çok seviyorum. Can kızım.

Nice yıllara...

30 Mart 2009 Pazartesi

BU NEDİR ?


Bu gördüğünüz güzeller güzeli Beroşumun ilk resim çalışması. Sol üstte duran çiçek hariç bütün çizgiler ona ait. O çirkin çiçekse bendenize. Resmin geri kalanı ne kadar da güzel öyle değil mi ?

Bugün kızımla resim yaptık ; parmak boyası... Önce ne bu? şeklinde bir bakış attı, sonra hoşuna gitti, sonra şaşırdı, sonra da her tarafı batırdı.


27 Mart 2009 Cuma

KÜÇÜK UMUT

Doğduğundan beri herkes babasına benzetti Beren Duru'yu. Benden daha çok babaya benzediği bir gerçek, eşimde kendisine benzettiği için bir süredir Küçük Umut diyordu, biz de ardından gülüyorduk. Artık espiri yeteneği geliştiği için küçük hanımefendinin; ne zaman Küçük Umut dense hemen dönüp kıkırdıyor. Hatta bazen ismiyle hitap ettiğimizde bakmazken, Küçük Umut dediğimiz anda işini gücünü bırakıp dönüyor, kıkırdıyor. Her gün daha sevimli, her gün daha bir şeker bu bızdık....

22 Mart 2009 Pazar

11.AY KONTROLÜ

Doktor kontrollerinden çok uzun bir süredir bahsetmemiştim. Çünkü ne stressler ne sıkıntılar ne üzüntüler yaşadım(k). Ama çok şükür hepsi geride kaldı, hatta kızımın çok sağlıklı olduğuna dair her branştan raporları var. Olumsuz hiç bir ihtimal yok yani. Tabi küçük doğup, en hızlı büyüyeceğimiz dönemi vasat atlatınca bir türlü akranları yakalamak mümkün olmuyor. 11. ay itibari ile Beroşum; 70 cm boy, 7.080 gr kilo ve 43 cm kafa çapı'na sahip. Boy da %25'lik dilimi yakaladık diyebiliriz, ama kilo halen %3'lük dilimin biraz üzerinde.

Raif Bey'e göre 2 ay önceye göre fiziksel gelişim açısından daha iyi biryerdeymişiz; Fekat, yapabildiği şeyleri göz önünde bulundurunca Beren'e hayret ediyor. Muayenehaneye yürüyerek girdiğinde şok oldu zaten... Yapabildiği hareketler 18,19 aylık çocukların yapabileceği hareketlermiş, yani ilk defa doktordan Beren'nin ileride bir şeyleri olduğunu duyduk. Bu güne kadar hep fiziksel gelişim geriliği ile uğraşırken, bize büyük moral oldu 6 ay önden gittiğini duymak. Çok Şükür... İşallah yakın bir zamanda fiziksel açıdan da yaşıtlarımızın ortalamasını yakalarız.

ÇOK HAVALIYIM

Evet henüz çok küçüğüm ama;

ÇOOOKKKK Havalıyım!!

21 Mart 2009 Cumartesi

BEÖ-VÜCUDUMUZ

Büyüyorum eğleniyorum öğreniyorum aktivitelerimizden bu haftanın konusu vücudumuz... Öncelikle banyomuzu yaparken sabunladığımız her yerin adını söyleyerek yıkandık. Banyo bizim için süper bişi. Beren Duru çok zevk alarak banyo yapıyor, gülücükler saçıyor. Ayakta durmaya başladığından beri de aktif olarak katılıyor. süngerini eline alıyor, oyuncak ördekleriyle oynuyor, hatta bir keresinde oyuncak bebeğiyle birlikte banyoya girmişti. Biz Beren'i yıkarken Beren de bebeğini yıkamıştı.

Banyodan sonra oyuncak bebeğimizi elimize aldık ve uzuvların isimlerini söyledik, sonra da Beren'in benim söylediklerimi göstermesini istedim. İşte bir kaç örnek;

- Berocum, bebeğimizin göbeği nerde?...
- ıhh , ıhh!


- Berocum, bebeğimizin gözü nerde?...
- ıhh , ıhh!

- Berocum, bebeğimizin ayağı nerde?...
- (daha fazla dayanamayacağım) HAMMMM!

AYAK-KABI


Yürüyoruz, hem de koşarcasına. Sabah uyanıp,akşam yatana kadar sadece uyku ve yemek aralarında durularak...

Yürümeye başladıktan sonra Bero'ya ayakkabı almaya karar verdik. Tek seçeneğimiz vardı ; Kifidis. Öncesinde fabrika satış mağazasını duymuştum, hatta bir arkadaşım ikizlerinin ayakkabılarını oradan almıştı. Bizde miniğimle birlikte Bomonti'deki mağazanın yolunu tuttuk. Çok zevkli bir yolculuk ve alışverişti. Beren Duru artık hareketli olmanın dibine vurduğu için mağazanın içini bilmem kaç kere turladı. Ayağına olabilecek birkaç ayakkabı denedik, ama tezgahtar arkadaşın Beren'in ayağının taraklı olmasından dolayı tavsiye ettiği ayakkabıyı almak durumunda kaldık. Mühim olan rahatlık tabi ki. İşte Beroş'umun ilk ayakkabıları;


Tam yürümeden önce de ayakları rahat etsin diye evde kullanmk için bobux almıştık. Ama bunlar ince deri olduğu için giydikçe genişlediler. Ben de geçici bir çözüm buldum, içine havlu terlikleri keserek tabanlık oluşturdum. Ama yine de çok rahat kullanamadı. Evde altı tamamen kaydırmazla kaplanmış olan çorap giyiyor, en rahatı bu oldu. Bobuxlarımızı da biraz daha büyüyünce giyeceğiz artık...

4 Mart 2009 Çarşamba

BÜYÜYORUM EĞLENİYORUM ÖĞRENİYORUM-1

Büyüyorum eğleniyorum öğreniyorum aktivitelerinden şekillerle ilgili özel bir şey yapmadık ama her zamanki aktivitelerimizden uyguladık.
Beren Duru kitap okumayı çok seven bir bebek, en sevdiği kitaplarından biri de ''Pıtırcık - Şekilleri öğreniyor''. Bu kitap daire, dikdörtgen, üçgen ve oval şekillerini günlük hayattan benzetmelerle öğretiyor. Daire-yeşil bir ceviz , dikdörtgen - pembe bir pencere, üçgen - siyah çatı, oval - turuncu bir kutu. Yandaki şekillere basıldığında ise şekillerle alakalı şarkılar çalıyor. Kitabımızı yine büyük bir dikkatle okuduk, pıtırcığın pembe yanaklarını eğilip öptük, öğretmenin kolyesini bulduk(beyaz bir daire).



Sonrasında hacimli şekillerimizi ilgili yerlerden kutunun içerisine attık. Henüz tek başına yapamasa da biraz yönlendirmeyle şekiller içeri düştükçe çok mutlu oluyor. Hepsi bitince kapağını açıp kutuyu ters olarak sallayıp şekilleri aşağı döküyor. Sonra da arkasına bakmadan başka bir şeye yöneliyor. Tek başına yapamadığı için şu anda bu oyuncaktan çok zevk almıyor.



Son olarak da İlk sözcüklerim kitabımızdan şekilleri inceledik, şekillerin isimlerini söylerken pür dikkat dinliyor. Herhalde kayıtta...


Ama kitapta en sevdiğimiz sayfa farklı olunca en fazla 1 dakika dikkat toplayabiliyoruz.
Biraz daha büyüyünce şekilleri kendimiz söyleyebileceğiz ve dikkat süremiz uzayacak o zaman daha zevkli olacak. Çünkü; Beren Duru kendi başına yapabildiği aktivitelerde çok zevk alıp mutlu oluyor.